-
1 tuz
tuz Salz n;-e tuz ekmek salzen A;-e tuz biber ekmek stärker würzen A, Salz und Pfeffer tun zu;tuz ekmek hakkı (Erweisung f von) Dankbarkeit f;tuz(la) buz etmek kurz und klein schlagen;tuzla buz olmak fig in die Binsen gehen;tuzu kuru anspruchslos; in gesicherten Verhältnissen;-in tuzu biberi das Tüpfelchen auf dem i;-in tuzu biberi yerinde fam fig alles in Butter -
2 tuz
См. также в других словарях:
tuzu kuru — sf. Bir işten zarar görmeyen, kazancı yolunda olan (kimse) Hazır parayla yaşayan tuzu kurular sözümüzün dışında. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
kuru — sf. 1) Suyu, nemi olmayan, yaş ve nemli karşıtı Yanakları kuruydu fakat gözleri tamamıyla siyah yaştı. H. E. Adıvar 2) Yağış almayan veya üzerinde bitki olmayan Kuru çöl. Kuru tepeler. 3) Daha sonra kullanılmak için kurutulmuş, taze ve yeşil… … Çağatay Osmanlı Sözlük
tuz — is., kim. 1) Kokusuz, suda eriyen, yiyecekleri korumada ve tatlandırmada kullanılan billursu madde 2) Bir asitteki hidrojenin yerini bir bazın almasıyla oluşan birleşim, sodyum klorür (NaCl) Birleşik Sözler tuz ekmek düşmanı tuz ekmek hakkı tuz… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kav — kuruyup çevirüp ecvef ve kovuk olan şey; çakmak içün kullanmış kuru ağac tuzu … Çağatay Osmanlı Sözlük